Iı. Uluslararası Şehir, Çevre Ve Sağlık Kongresi

Gazi Yayınevi

Özet Göç çok farklı nedenlerden dolayı başka bir yere hareket etmeyi ifade eden evrensel bir tanımlamadır. Göç nedenleri düşünülecek olursa sanayi devrimi öncesinde kıtlık, doğal afetler, savaşlar önde gelirken günümüzde ekonomik, siyasi ve sosyokültürel nedenler öne çıkmaktadır. Kadınların göç nedenleri arasında ise bağlantılı göç olarak tanımlanan evlilik göçleri, ailesel nedenler önde gelirken ekonomik, sağlık ve eğitim amaçlı göçler de gözlenmektedir. İç göç; "bir ülke içinde bölge, kent, kasaba ve köy gibi yerlerin birinden diğerine yerleşme amacıyla yapılan hareket" şeklinde ifade edilmektedir. Kentlere yapılan bu yoğun göçlerin etkisiyle kentlerin nüfusu çok hızlı bir şekilde artmış, nüfus yapısı değişmiş hızlı akan bu nüfusa yetebilecek alt yapı, istihdam, konut ve barınma gibi pek çok alanda kentler yetersiz kalmış ve sonuç olarak kentlerde çarpık yerleşim, gecekondulaşma, kalabalıklaşma, sıkışık yaşam, işsizlik, düşük ücretle çalıştırılma, sosyal güvencesizlik gibi pek çok sorun yığını oluşmuştur. Göç eden bireylerin, toplumların göç ettikleri yerleşim yerlerine uyum sağlamada yaşadığı zorluklar bazı problemleri de beraberinde getirmiştir. Göç alan bölgelerde göç eden yeni bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli sağlık kuruluşu ve sağlıkta insan gücünün olmaması, sağlık taleplerin sağlıklarını sürdürme adına yetersiz olması, göç edenlerin gelir düzeyinin düşüklüğü, kalabalık ve sıkışık yaşamların içinde olmaları, yetersiz beslenmeleri, sağlık güvencesinin olmaması, eğitim seviyesindeki düşüklükler, geleneksel yaşam tarzını sürdürmek istemeleri, sosyal ve psikolojik stres gibi faktörler göç edenlerin sağlık koşullarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizde göç etmiş kadınlarda en sık karşımıza çıkan sağlık sorunları ise; bulaşıcı hastalıklar, kadın üreme sağlığı, beslenme bozukları, psikolojik sorunlar ve şiddet şeklinde tanımlanabilir. Türkiye'de iç göçler sonucu diğer ülkelere benzer bir şekilde kadınların üreme sağlığı ile ilgili sorunlar; aile planlaması yetersizlikleri ve doğum öncesi, sonrası bakım almada yetersizlik, istenmeyen gebelikler, sık doğumlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar şeklinde gözlenebilmektedir. Göç eden bireylerde fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra psikolojik rahatsızlıkların da sık görüldüğü bilinmektedir. Göçün, yer değiştirmenin yaşadığı yerden kopmanın başlı başına getirdiği psikolojik baskının yanı sıra sosyal ortama uyum sürecinde kadınların yaşadıkları yerde karşılaştıkları ayrımcılık, dışlanma ve ayrıştırma gibi davranışlara maruz kalmaları da göçe adaptasyonlarını zorlamaktadır. Göçler bu süreci yaşayan genç, yetişkin, yaşlı, kadın, erkek ve çocuklar gibi tüm bireyler için sarsıcı bir deneyim olma özelliği taşımakla birlikte, göç eden tüm bireyleri farklı düzeylerde ve farklı yönlerde etkilenmektedir. Kadınların ise bu risk gruplarının içinde sahip oldukları sosyal ve ailesel roller gereği toplumsal refah ve sağlık düzeyinin sağlanması ve sürdürülmesi adına en önemli topluluğu oluşturduğu bir gerçektir. Anahtar Kelimeler: Göç, kent yaşamı, kadın sağlığı

2018

Belgin Oral, Fevziye Çetinkaya