0.0
Yoğun İnflamatuar ve Granülamatoz Reaksiyon İle Spontan Olarak Küçülen Primer Göğüs Duvarı Tümörü

Yazarlar:
Muhammet Binbir Raşit Ziya Çolak Muhammed Abdullah İrade Mirzeyeva Mertay Boran Fatih Demir
Yayın Yılı:
2024
Yayıncı:
Asos Yayınevi
Dil:
ISBN:
978-625-6671-52-2
Özet:
Giriş: Kanser tümör suppressör genler (TSG) ve protoonkogenlerin genetik ve epigenetik değişikliklerinin sonucu oluşan bir hastalıktır. Kanser oluşumunda TSG’de fonksiyon kaybı suçlanmaktadır. Göğüs duvarının primer tümörleri, toraks duvarındaki iskelet, kas, bağ dokusu, damar yapıları gibi çok farklı dokulardan köken alan oldukça ender tümörlerdir. Toraks duvarı metastazları primer toraks duvarı tümerlerinden daha sıktır. Bu olguda toraks duvarı kökenli yoğun inflamatuar reaksiyon ile baskılanmış bir tümör olgusunu sunacağız. Bulgular: Sağ omuzda şiddetli ağrılar nedeniyle radyolojik değerlendirme ve fizyoterapi uygulanmasından 1 yıl sonra tesadüfen çekilen BT’lerde sağ 3.kostaya invaze lezyon saptanan 64 yaşındaki erkek hasta polikliniğimize başvurdu. Toraks BT sonrası çekilen Pet BT’de sağ 3.kot komşuluğunda sağ akciğer üst lob apikal segment süperiorunda plevral tabanlı solid lezyonda orta düzeyde FDG(SUVmax:7.2) tutulumu gösteren 18mm’lik, sol surrenalde yoğun düzeyde FDG(SUVmax: 9.6) tutulumu gösteren 25mm’lik nodül saptandı. Transtorasik trucut biyopsi ile kronik inflamasyon ve fibrotik doku artışı saptanarak, tanı için tümörün eksizyonu önerildi. EUS biyopsi sonrası sol surrenalektomi uygulandı feokromasitoma saptandı. Sağ torakotomi ile 3.kota parsiyel rezeksiyon, akciğere wedge uygulanarak lezyon total olarak çıkarıldı. Froozen ile toraks duvarı tümörü tanısı konuldu. Patolojide 2.5*1.2mm undiferansiye malign epitelyal tümör tanısı konuldu. Tümör nodüllerinin çevresinde yoğun inflamatuar hücreler ve ve granülamatoz reaksiyon izlendi hastada primer açısından kökeni belli edecek bir patolojik boyanma saptanmadı. Tümör örnekleri 2 farklı patoloji birimi tarafından değerlendirildi. Epitelyal tümörün kaynağı belirlenemedi. Retrospektif değerlendirmede 1 yıl içinde tümörün 38*26mm’den 25*15 mm ye kendiliğinden gerilediği saptandı. Tümör çevresindeki inflamasyon ve granülasyon dokusu oluşumu vücuttaki yoğun antitümöral cevap olarak değerlendirildi. Sonuç: Yayınlar TSG’lerin fonksiyon kayıplarına odaklanırken TSG’lerin aktif çalışması sonrası tümörlü cerrahi materyalde oluşan değişiklikleri gösteren yeterli çalışma yoktur. Olgumuzda, muhtemelen TSG tarafından başlatılan yoğun inflamatuar ve granülamatöz aktivite ile nekroz ve fibrozis seviyesine kadar yıkıma uğratılan ve sınıflandırılamayan bir primer göğüs duvarı tümörü patolojik olarak gösterildi.

17th INTERNATIONAL MEDICINE AND HEALTH SCIENCES RESEARCHERS CONGRESS
Primary Chest Wall Tumor Spontaneously Shrinking With Intense Inflammatory and Granulomatous Reaction

Yazarlar:
Muhammet Binbir Raşit Ziya Çolak Muhammed Abdullah İrade Mirzeyeva Mertay Boran Fatih Demir
Yayın Yılı:
2024
Yayıncı:
Asos Yayınevi
Dil:
ISBN:
978-625-6671-52-2
Özet:
(AI):
Introduction:Cancer arises from genetic and epigenetic changes in tumor suppressor genes(TSGs) and proto-oncogenes, with the loss of TSG function being a key driver in cancer development. Primary tumors of the chest wall are rare, originating from various tissues such as bone, muscle, connective tissue, and blood vessels. Thoracic wall metastases are more common than primary tumors. In this case, we present a primary chest wall tumor suppressed by an intense inflammatory reaction. Findings:A 64-year-old male patient presented to our clinic after one year of radiological evaluation and physical therapy for severe shoulder pain. One year later, a CTscan incidentally revealed an invasive lesion in the right 3rd rib. PET-CT showed a solid 18mm lesion in the pleural base of the right upper lung with moderate FDGuptake (SUVmax:7.2), as well as a 25mm nodule in the left adrenal gland with high FDG uptake(SUVmax:9.6). Transthoracic trucut biopsy revealed chronic inflammation and fibrosis. Excision was recommended for diagnostic purposes. Following EUS-guided biopsy, left adrenalectomy confirmed pheochromocytoma. Right thoracotomy, including partial resection of the 3rd rib and wedge resection of the lung, resulted in complete removal of the lesion. Frozen section analysis confirmed a thoracic wall tumor. Pathological examination revealed a 2.5*1.2mm undifferentiated malignant epithelial tumor. The tumor's surrounding tissue showed dense inflammatory cells and granulomatous reaction. However, no pathological staining indicated the primary origin of the tumor. Retrospective evaluation showed spontaneous regression of the tumor from 38*26mm to 25*15mm over one year, suggesting a strong anti-tumor immune response. Conclusion:While studies primarily focus on TSG loss of function, there is limited research on the changes in tumor specimens due to active TSG function. In this case, the tumor's regression and surrounding inflammatory response likely resulted from a strong anti-tumor immune reaction, highlighting the complex role of TSGs in tumor suppression.