0.0

UBAK Yayınevi

Kâinatı yaratan ve bizlerin hizmetimize sunan Allah, kullarından kendisini tanımasını, sevmesini ve itaat etmesini istemektedir. Allah’a iman etmek için önce Allah’ı isim ve sıfatlarıyla bilmek gerekir. Bu konu İslam mezhepler tarihi âlimlerince itikadın en temel esası olarak kabul edilmiştir. Kur’an’da Allah’ın varlığı ve birliği hususunda ayet-i kerimelerde açık bir şekilde bilgi verilir, konunun anlaşılması için akıl sahipleri nazar ve istidlale davet edilir. Bu bağlamda Allah’ı tanımak için kâinat kitabını, Hz. Muhammed’in (sav) öğretilerini ve Kur’an-ı Kerîm’i bu üçünü bir arada okumak gerekmektedir. Bizleri Allah’a ulaştıran yolların bir veya birkaç tane olmadığını, yaratıklarının sayısı kadar olduğunu, her şeyde Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren delillerin var olduğunu ve bunların tümünün Allah’ı zikrettiğini, kişinin nefsini tanıdığı zaman Rabbini de tanıyabileceğini, nereye bakarlarsa hakkı ve hakikati görebileceklerdir. Unutulmamalıdır ki Allah’ın tanınması ve bilinmesi ancak O’nun kendisini tanıttığı tarzda mümkündür. Allah’ın zatı, kulun idrak edemeyeceği, aklın ulaşamayacağı ve duyular ile hissedemeyeceği yüceler yücesi bir varlıktır. Allah’ı tanımanın bir yolu kâinatta tecelli eden isimlerinin tezahürlerine bakarak O’nun sıfatlarının bilinmesidir. Burada anlaşılması gereken konu, Allah’ın zatının değil de sıfatlarının bilinmesi olgusudur. Tarih boyunca hiçbir millet inançsız ve dinden uzak bir şekilde yaşamamış, semavî veya beşerî olsun bir dine inandığı görülmektedir. İnsanın fıtratında bir dine inanma duygusu yerleştirilmiş bu sebeple de insanın dine ve emirlere uyma ve yaşama noktasında donanımlı yaratılmıştır. Aslında insanı diğer yaratılanlardan ayıran en mühim özelliği aklını kullanan ve düşünme yetisiyle inanan bir varlık olmasıdır. İnsan eşref-i mahlûkat yani yaratılmışların en şereflisi unvanına sahiptir. Bu sebeple insan insanın, başıboş değildir, mükellefiyetleri vardır, yapıp ettiklerinden hesaba çekilecek, inkâr edenler ise azabı ve acıları ağır olacaktır. Allah yarattığı kullarına iyiyi ve kötüyü birbirinde ayıracak, yükümlülüklerini ve ahlaki değerlerini bildirecek, doğru yola iletecek peygamberler göndermiştir. Ahiret hayatında insanlara kendilerine gönderilen peygamberlere uyup uymadığı hususunda hesap sorulacaktır. O gün hiçbir fiil ve davranış gizlenemeyecek Dinî inancın ve yaşantının insan üzerinde mutlak bir etkisi vardır. İslam fikriyatında serd-i kelam eden felsefe, kelam ve tasavvuf ekolleri Allah’ı bilmenin ve ona itaat etmenin gerekli olduğu hususunda müttefiktirler.

2024

Kadri ÖNEMLİ