25.ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI
İSTANBUL’DAN BİRKAÇ FİGÜRLÜ ÇEŞME ÖRNEĞİ
Yayıncı:
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları
Özet:
Geçmişle geleceği birbirine bağlayan su tesisleri içerisinde değerlendirilen çeşmeler; gerek Selçuklu, gerekse Osmanlı döneminde, mimarlık ve kültür tarihimizin en önemli eserleridirler. Kimi devlet adamları, kimi de hayırseverler tarafından yaptırılmış olan bu çeşmeler, XX. yüzyıl başlarına kadar değişen mimari anlayış, sanat zevki ve üslupları yansıtmaları açısından dikkate değer özellikler içerirler. Sayıları az olmakla birlikte bu bildiride, İstanbul’da yerinde tespit edebildiğimiz çeşmelerden birkaç figürlü örnek tanıtılacaktır. Çalışma kapsamında ele alınan eserler; Fatih’te Kumrulu Mescid Çeşmesi (1460- 1470), Zeytinburnu’nda Kazlıçeşme (1546), Eyüp’te Kırımi Mehmed Efendi Çeşmesi (1735), Anadolukavağı’nda Cevriye Hatun Çeşmesi (1786) ve Dolmabahçe’de (19 yy. ortaları?) (adı bilinmeyen) bir çeşmedir. Bu çeşmelerden Kazlıçeşme ve Dolmabahçe Caddesindeki çeşmelerin figürleri, diğerlerine nazaran daha büyük ölçekte tasvir edilmişlerdir. Bunların, Türk-İslam geleneğinde fazla dikkat çekmeyecek nitelikteki figür anlayışına uygun oldukları anlaşılmaktadır. Aşağıda da tanıtılacağı gibi bu eserlerin klasik formlara sahip sokak çeşmeleri ya da meydan çeşmeleri tarzında olduğu görülmektedir. Bunlardan Dolmabahçe Caddesi üzerindeki klasik formlara sahip çeşmenin aynalığında simetrik şekilde işlenmiş iki tavus kuşu figürü, daha geç dönem özelliği taşıması açısından dikkate değer. Benzer örneklerin öncüllerine, Selçuklu döneminde Tokat, Niksar, Diyarbakır, Mardin, Kızıltepe, Urfa, Konya, Kırşehir, Hacıbektaş, Kayseri vb. şehirler ile çevrelerinde de rastlamak mümkündür. Bildiri kapsamında ele alınan çeşmeler, Osmanlı mimari anlayışının şekillendirdiği su yapılarıdır. Ancak bunların bir kısmı, hacimlerinin küçük olmasından dolayı şehrin imar faaliyetleri sırasında ya yer değiştirmiş, ya da saray ve kasır bünyelerinde, duvar süsü olmanın yanında, ruhu dinlendiren estetik unsurlar olarak ayakta kalmayı başarabilmişlerdir.