25.ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI

Yazarlar:
Şükrü DURSUN Gürcan SENEM Özlem ELBUSTAN Banu KÜÇÜK
Yayın Yılı:
2022
Yayıncı:
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları
ISBN:
978-625-8080-81-0
Özet (AI):
Anadolu Selçuklu Döneminden günümüze harap durumda ulaşan Kızıl Köşk, Kayseri’de Melikgazi İlçesi, Erenköy Mahallesi, Billur Mevkii’nde bulunan, mülkiyeti Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne ait, 8241 ada, 11 numaralı parselde yer almaktadır. İnşa kitabesi bulunmayan Kızıl Köşk’ün adına Anadolu Selçuklu dönemine ait “1246 yılında II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Kayseri’de Kızıl Köşk mevkiinde bulunan arazi ile Hisarcık ve Karagürle Köylerinden akarak bu araziden geçen akarsuyun haftada iki gün kullanılması” yönünde bilgiler içeren bir vakfiyede rastlanmaktadır. Vakfiye her ne kadar Kızıl Köşk için olmasa da adının geçmesinden dolayı, yapının 1246 yılında var olduğunu göstermektedir. Kızıl Köşk’te, yapının toprak altında kalan bölümlerinin açığa çıkarılarak plan özelliklerinin belirlenmesi, statik problemlerinin çözülmesi ve projeleri hazırlanarak restorasyonunun gerçekleştirilmesi amacıyla, KKVKBK’nın 23.07.2014 tarih ve 1122 sayılı kararı ve yine 18.09.2014 tarih ve 1226 sayılı kararı ile 31.08.2020 ve 31.10.2020 tarihleri arasında, Kayseri Müze Müdürlüğü Başkanlığında, Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından kazı çalışması gerçekleştirilmiştir. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı bölümlerden oluşan Kızıl Köşk’te kazı öncesinde, dört farklı birimin olduğu görülmüştür. Büyük oranda tahrip durumda olan bu birimler, 1, 2, 3 ve 4 numaralı mekânlar olarak adlandırılmış olup, bunlardan 1, 2 ve 3 numaralı mekânlar tonoz örtüleri ve duvarlarının bir bölümüyle mevcudiyetini korurken, 4 numaralı mekân, birkaç taş sırasından oluşan duvarları haricinde yıkılmıştır. Köşkün duvarları kesme taş arası kireç harçlı moloz taş dolguludur. Tonoz örtüsü ise düzgün kevek taşı da denilen taş plakalarla örülmüş ve içten sıvayla kaplanmıştır. Yapının içinde ve dış cephelerinde yapılan kazılarda, mülkiyet sınırlarının el verdiği ölçüde planı ortaya çıkarılmıştır. Kazı sonucunda, plan özellikleri net biçimde ortaya konulan Kızıl Köşk’ün 1, 2, 3 ve 4 numaralı mekânların yerleşimleri Kubadabad Büyük Sarayı’nın bir bölümü ile yakın benzerlik içerisinde olduğu görülmüştür. Kazıdaki verilerden anlaşıldığı üzere Kızıl Köşk’te sadece 1 numaralı mekânda çini kullanılmış, diğerlerinde duvarlar sıvanmıştır. Çiniler duvarlarda, düzgün kesme taşlar üzerinde sağlam şekilde durması için derz aralarına çakılan mıhlar üzerine atılan harçlarla tutturulmuştur. Burada biri lüster tekniğinde ve iki ayrı noktada da turkuaz sırlı küçük çini parçaları kalmıştır. Diğer mekânlarda kalan kesme taş duvarlarda mıh ya da kalın çini harcı izine rastlanmamış olup alt kotlarda bile yer yer ince harçlar mevcuttur. Bu sebeplerle 1 numaralı mekânın sultanın kabul odası (başoda / sofa) olduğu anlaşılmaktadır. Çini dışında kazılarda, tuğla, sırlı ve sırsız seramik, cam ve metal buluntular ile sikkeler de açığa çıkarılmıştır. Sikkeler büyük oranda bozulmuş olup, bir tanesi yapının tarihlendirilmesi açısından önem arz etmektedir. 1 numaralı mekânda, yıkık durumdaki tonoz taşlarının arasındaki harçtan çıkan sikke II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’ne aittir. Sikkenin harç içerisinde olması sebebiyle, inşa sırasında harç içine atılmış veya düşmüş olması düşüncesiyle yapının II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmış olması gerektir. Ayrıca, yukarıda bahsedilen 1246 tarihli vakfiyede Kızıl Köşk’ten bahsedilmesi köşkün II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in tahttaki son yılında var olduğunu kesin olarak ortaya koymaktadır. Zikredilen tüm buluntular ve unsurlar, tarihlendirme kriterleri, benzer yıkımlar, çinilerin özellikleri, 1243 yılında Kayseri’de gerçekleşen Moğol talanından sonraki Anadolu’nun siyasi ve ekonomik durumu beraber değerlendirildiğinde yapı, 1243 yılından önceki bir süreçte inşa edilmiş olmalıdır. Bu çalışmada Kızıl Köşk’te gerçekleştirilen kazıda elde edilen bulgularla yapının plan ve mimari özellikleri ile açığa çıkarılan taşınmaz kültür varlıklarının detaylı tanımlaması yapılmıştır.

25.ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI

Yazarlar:
Şükrü DURSUN Gürcan SENEM Özlem ELBUSTAN Banu KÜÇÜK
Yayın Yılı:
2022
Yayıncı:
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları
ISBN:
978-625-8080-81-0
Özet:
(AI):
Kızıl Kiosk, which has survived in ruins since the Anatolian Seljuk Period, is located in Kayseri Melikgazi district, Erenköy neighborhood, Billur location, owned by Kayseri Metropolitan Municipality, 8241 block number, located in 11 plot number. In the name of the Kızıl Kiosk, which does not have an inscription, a waqfiya from the Anatolian Seljuk period is found in 1246 by Gıyaseddin Keyhüsrev II, which contains information about the use of water flowing through this land two days a week by flowing from the villages of Hisarcık and Karagürle. Although the waqfiya is not for the Kızıl Kiosk in Kayseri, due to its mention of its name, it indicates that the structure existed in 1246. In the Kızıl Kiosk, in order to determine the planning characteristics by exposing the sub-ground parts of the structure, to solve static problems and to prepare and restore the projects, Between 31.08.2020 and 31.10.2020, with the decision of KKVKBK dated 23.07.2014 and numbered 1122 and again dated 18.09.2014 and numbered 1226, excavation work was carried out by Kayseri Metropolitan Municipality of Kayseri Museum Directorate has been audited. Before the excavation, it was seen that there were four different units in the Kızıl Kiosk, which consists of rectangular planned sections in the east-west direction. These largely destroyed units have been named as places 1, 2, 3 and 4, and while places 1, 2 and 3 remained present with vault covers and part of their walls, place 4 was demolished except for its walls consisting of several stone rows. The walls of the kiosk are filled with dimension stone, lime mortar rubble stone. The vault cover is knitted with stone plates, also called smooth kevek stone, and covered with internal plaster. In the excavations carried out inside and on the exterior of the structure, the plan was uncovered to the extent that the boundaries of the property were perked. As a result of the excavation, it was seen that the settlements of the Kızıl Kiosk 1, 2, 3 and 4, where planning features were clearly revealed, were closely similar to a part of Kubadabad Büyük (Grand) Palace. As the data from the excavation shows, tile only was used in the number 1 place in the Kızıl Kiosk and the walls were plastered in others. Tiles are attached to the walls with mortars thrown on the pins that crash between the joints to stand firmly on the smooth dimension stones. There are small pieces of tile, one in the luster technique and two separate points with turquoise glaze. There is no sign of pin or thick tile mortar on the dimension stone walls left in the other rooms, and fine mortars are available even in the lower elevations. For these reasons, it is understood that place 1 is the sultan’s reception room (başoda (main chamber) / sofa (hall). Apart from tile, bricks, glazed and glazed ceramic, glass and metal finds and coins were also uncovered. The coins are largely corrupted and one of them is important for the dating of the structure. In place 1, the coin from the mortar among the ruined vault stones was found that it belongs to the Gıyaseddin Keyhüsrev II. period. Due to the fact that the coin was in mortar, the mortar was thrown into the mortar during the construction or fell, the structure was built in the floor. It must have been done in the time of Gyaseddin Keyhüsrev II. In addition, the mention of the Kızıl Kiosk in the aforementioned waqfiya dated 1246 is the first time that the kiosk has been built since Gıyaseddin Keyhusrev II. reveals with certainty that existed in his final year on the throne. All the finds and elements mentioned, dating criteria, similar demolitions, characteristics of tiles, the political and economic situation of Anatolia after the Mongol pillage in Kayseri in 1243, the structure should have been built in a period before 1243. In this study, detailed identification of the plan and architectural features of the structure and the immovable cultural assets uncovered were made with the findings obtained during the excavation in Kızıl Kiosk.