25.ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI
GELİBOLU YARIMADASINDA METRÛK OSMANLI YERLEŞİMLERİ

Yazarlar:
Yayın Yılı:
2022
Yayıncı:
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları
Dil:
ISBN:
978-625-8080-81-0
Özet:
Kuzeyden Korudağı ve Kuşkonak Dağı silsilesiyle sınırlanan Gelibolu yarımadasına müslüman Türklerin yerleşmeye başlamaları 14. yüzyılın başlarına rastlar. Buna karşılık yarımadadaki asıl kalıcı Türk iskanı, Gazi Süleyman Paşa’nın fetihleriyle başlamıştır. Yarımadanın en büyük yerleşimi statüsündeki Gelibolu şehri, fethi izleyen yıllarda bir sancak ve sancak merkezi olmuştu. 16. yüzyılda Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Eyâleti’ne bağlanmıştır. 1865 yılında Gelibolu sancağı Edirne eyâletine bağlanır. H.1293 /M.1876 tarihli Edirne Salnâmesi’ne göre, sancağın kazaları Gelibolu, Keşan, Enez (inöz), Gümülcine ve Şarköy idi. 20. yüzyılın başlarında ise, sancağın içinde Gelibolu’dan başka Eceabad, Keşan, Mürefte ve Şarköy bulunuyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında il yapılan Gelibolu’nun ilçeleri İpsala, Keşan, Şarköy, Enez ve Eceabat’tan ibaretti. Bu idari yapı 1926 yılında değiştirilerek Gelibolu Çanakkale iline bağlı bir ilçeye dönüştürülmüştür. Bugünkü haliyle Gelibolu ilçesi yarımadanın tümünü kapsamaktadır. Gelibolu yarımadasında 14. Yüzyıl ortalarından itibaren gerçekleşen iskan sürecinde; özellikle Karasi sahasından Türkler buraya göç ettirilerek, kuzeydeki Koru dağlarından güney uca kadar birçok köy kurulmuştur. Gelibolu ve Maydos başta olmak üzere mevcut Bizans şehirleri ve bazı Bizans köyleri de varlıklarını sürdürmüşlerdir. Arşiv belgeleri ve arkeolojik kalıntılar, 14. yüzyıl ortalarından XX. yüzyıla kadar yarımadanın iskan tarihini izlemeyi kolaylaştırmaktadır. Bu uzun süreç içerisinde ihtiyaca göre bazen yeni köyler oluşturulmuş; bazen de köyler küçülerek yok olmuşlar, ya da terk edilmişlerdir. Yarımadadaki bazı köyler ise cumhuriyet döneminde terk edilerek metrûk hale gelmişlerdir. Günümüzde halen kalıntıları görülebilen Yenişehir (Burhan), Eski Cumalı, Keçili, Bahşîköy ve Büyük Behramlı köyleri bunlar arasında ilk dikkati çekenlerdir. Bu köylerin bazılarının cami, hamam ve çeşme gibi yapılarının harabeleri mevcuttur. Mezarlıklar ise tarihin yazılı tanıkları olarak hâlâ göze çarpmaktadırlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle 2005-2017 yılları arasında yaptığımız yüzey araştırmasında yarımadadaki bu metrûk yerleşimler de incelenmişlerdir. Bildirimizde, Osmanlı arkeolojisi açısından önem taşıyan bu kırsal yerleşimlerin, konumu, yerleşim düzeni, binaları ve diğer maddi kültür unsurları üzerinde durulmaktadır.

25.ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI
THE DESERTED OTTOMAN SETTLEMENTS ON THE GELİBOLU PENİNSULA

Yazarlar:
Yayın Yılı:
2022
Yayıncı:
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları
Dil:
ISBN:
978-625-8080-81-0
Özet:
(AI):
It was at the beginning of the 14th century that Muslim Turks began to settle on the Gelibolu Peninsula, which is bordered by the northern Mountains of Koru and Kuşkonak. However, the true permanent Turkish settlement in the peninsula began with the conquests of Gazi Süleyman Pasha. The town of Gelibolu, which was the largest settlement on the peninsula, became the sandjak and a center of sandjak in the years following the conquest. In the 16th century, it was connected to the Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Province. In 1865, Gelibolu sanjak was attached to Edirne province. According to the Edirne Yearbook dated 1293 H./ 1876 AC., the counties of the sanjak were Gelibolu, Keşan, Enez (inöz), Gümülcine and Şarköy. At the beginning of the 20th century, there were Eceabad, Keşan, Mürefte and Şarköy besides Gelibolu within the sanjak. The districts of Gelibolu, which was made a province in the first years of the Republic, consisted of Ipsala, Keşan, Şarköy, Enez and Eceabat. This administrative structure was changed in 1926 and Gallipoli was transformed into a district of Çanakkale province. In its current form, the town of Gallipoli covers the entire peninsula. During the settlement process that took place in the Gelibolu peninsula since the middle of the 14th century; Turks, especially from the Karasi region, were migrated here, and many villages were established from the Koru mountains in the north to the south end. Existing Byzantine cities such as Gallipoli and Maydos and some Byzantine villages also survived. Archival documents and archaeological remains make it easy to trace the settlement history of the peninsula from the mid-14th century to the 20th century. In this long process, sometimes new villages were created according to the needs; sometimes the villages got smaller and disappeared or were abandoned. Some villages on the peninsula were abandoned during the republican period and became deserted. The villages of Yenişehir (Burhan), Eski Cumalı, Keçili, Bahşîköy and Büyük Behramlı, whose ruins can still be seen today, are the first to attract attention. Some of these villages have ruins of structures such as mosques, baths and fountains. On the other hand, the Cemeteries still stand out as written witnesses to history. These deserted settlements on the peninsula were also examined during the survey we carried out between 2005 and 2017 with the authorization of the Ministry of Culture and Tourism. This article focuses on the location, layout, buildings, and other material cultural elements of these rural habitations, which are important to Ottoman archeology.